İyi yaşam ve mutlu olmak hepimizin hayal ettiği ve uğruna çalıştığı yegane iki kavram. Hayatımızı iyileştirmek, duygularımızı dışarıdan izleyerek, onlara aşırı şekilde kapılmadan tatlarını çıkarmak bizim elimizde. Çünkü her şey kafamızın içinde olup bitiyor.
Meditasyon hakkında bir şeyler öğrenmek istediğimiz zaman bir sürü çeşidi ve bir sürü tekniğiyle karşılaşıyoruz. Çeşitlilik ne kadar çok olursa olsun, meditasyonun özü birdir ve kendisi insanlık kadar yaşlıdır.
Düşünmeden Düşünmeyi Öğrenmek
Başlık biraz kafa karıştırıcı olabilir, bir şeyi yapmadan nasıl yaparız? Öncelikle şunu öğrenmemiz gerekiyor, zihin ve ruh farklı dünyaların insanları.
Zihin bir şeyleri bölerek, parçalayarak, kategorize ederek işler. Sonra onları tekrar birleştirir, bu algılama konusunda en kolay yöntemdir. Bir grup tanımadığınız insana gözlemlerken onları fiziksel özelliklerine göre gruplara ayırır, tanıdıkça da fikirlerine göre gruplara ayırırsınız. Zihin böyle çalışır.
Hepimiz Yıldız Tozundan Oluştuk
Ruhun görmek için gözlere, gördüklerini analiz etmek için de bir beyne ihtiyacı yoktur, o her şeyi bütün olarak görür. Evrendeki bütün oluşumlar birbirlerine bağlıdır. Doğar, ölür ama asla yok olmazlar, sadece dönüşürler.
Eğer meditasyonla yeni yeni ilgilenmeye başladıysanız, şimdiye kadar zihinsel olarak düşünüyorsunuz demektir, artık öğrenmeniz gereken şey, ruhsal düşünme.
Meditasyon İnsanın Kendine Yakışanı Giymesidir
Tüm işlerinizi bırakın, sakin bir şekilde oturun. Zihniniz ne durumda? Sürekli aklınıza geçmişi, gündelik olayları ya da gelecekle ilgili olabilecek şeyleri gösteren görüntüler mi geliyor? Marketten neler alacağını düşünürken bir anda eski sevgiliyi hatırlamak? Sürekli odağın başka şeylere kayması? Bunlar meditatif bir bilinç için artık bir sorun olmayan şeyler.
Meditasyon derin düşünme anlamına gelir, zihnen düşünememe, daha da açmak gerekirse, hiçbir şey hakkında düşünmeden gerçekleşen düşünme.
Boş Zihin: Saf Mutluluk
Meditasyonun temel kuralı zihni boşaltmak ve bu da hemen öğrenebileceğimiz bir şey değil. Rutin pratiklerle ve doğru alıştırmalarla tekrar kazandığımız bir özelliğimiz, hepimiz boş zihinlerle doğar, çevresel etmenlerle onu doldururuz.
Boş zihne geri döndüğümüz zaman, ruhun özüne değmiş oluruz. Ruhun özü zihne ve bilince işler, farkındalık yaratır ve hayata dair berrak bir görüş kazanırsınız. Artık bir yargıç ya da sanık değil sadece gözlemcisinizdir ve hiçbir şey sizi iyi hissetmekten alıkoyamaz.
YORUM YAP