Film vardır insanı gerer, film vardır en katı adamın bile gözlerini nemlendirir. Ama bazı filmler de vardır ki beynimizin en ince kıvrımlarına kadar nüfuz eder, sorulardan cevaplara oradan tekrar sorulara koşturur, insan zihninin ve insan ruhunun bilinmedik köşelerine doğru bizi turistik bir geziye çıkartır. İşte “Ah Freud yanımızda olsaydı da bize tane tane açıklasaydı.” dedirten filmler:
The Hours (2003)
http://www.imdb.com/media/rm321162240/tt0274558?ref_=ttmd_md_pv
Meryl Streep, Julianne Moore ve Nicole Kidman’ı buluşturan The Hours’ta 3 farklı jenerasyona ait 3 kadının intiharın sınırlarında, hatta bazen tam göbeğinde gezinen hikâyesini izliyoruz. Zamanın üstünden, insan ruhunun karanlık odalarından ekrana taşınan bu 3 hikâye, ne birbirinin aynısı ne de birbirinden kopuk ilerliyor. İç içe, varoluşlarının en kilit noktalarından birbirine geçmiş olan Virgina Woolf, Laura Brown ve Clarissa Vaughan’ın, Mrs. Dolloway ile buluşan hikâyesi. Filmin 9 dalda Oscar adayı olduğunu da ayrıca belirtelim.
American Beauty (1999)
http://www.imdb.com/media/rm3283135488/tt0169547?ref_=ttmd_md_pv
Amerikan rüyası mı yoksa Amerikan harabesi mi? Bu insanların içinde bulunduğu durumu en iyi hangi betimleme açıklayabilir? Orta yaş bunalımından mustarip, mutluluğu çok önceleri unutmuş bir kadın, sorunlu bir evlilik hayatı, toparlanamayan aile ilişkileri, aile babası olma rolünden koşa koşa kaçmak isteyen bir baba ve ailenin ergenlik dönemindeki güzel kızı... Sizce değişim mümkün mü? Bu aile bireylerinin ihtiyaç duyduğu değişim nereden gelecek acaba?
The Silence of the Lambs (1991)
http://www.imdb.com/media/rm1612677120/tt0102926?ref_=ttmi_mi_all_sf_11
Psikolojik filmlerden konu açıldığında Antony Hopkins’in ve Jodie Foster’ın bu efsane filmini anmadan geçemeyiz. Bir zamanlar başarılı bir psikiyatr iken yamyamlık yaparak seri katil unvanıyla anılmaya başlanan Hannibal Lecter’ın hastalıklı zihnine bir yolculuk, defalarca kendini izlettiren bir psikolojik gerilim…
Black Swan (2010)
http://www.imdb.com/media/rm397705472/tt0947798?ref_=ttmd_md_pv
“Psikoseksüel gerilim” olarak sınıflandırılabilecek olan Black Swan, Freud ile izlenmeyecek de kiminle izlenecek? Natalie Portman’ın can yakan performansıyla uçuşa geçtiğimiz filmin tehlike derecesi yüksek. Zira insan benliğinin puslu bölgelerini bu kadar capcanlı ortaya koyması, üst seviyede rahatsızlık veriyor.
Misery (1990)
http://www.imdb.com/media/rm4230593024/tt0100157?ref_=ttmd_md_pv
Stephen King’in böcekler veya yaratıklar yerine, insan zihnini özne olarak kullanıp bizi gerilimlerden gerilimlere sürüklediği romanından uyarlanan Misery, hayranı olduğu yazarı zorla evinde tutan Annie Wilkes’ın saplantılı dünyasına konuk ediyor.
YORUM YAP