20’li Yaşlardaki Tüm Kadınlar Bu Hikayeyi Okumalı

Buradasınız

Sev 16 Mart 2017

20’li yaşlarınızda meme kanseri sizi ilgilendiren bir hastalık değilmiş gibi gelebilir ama yine de bu kadar peşin hükümlü olmayın. 2016 yılının Kasım ayında meme kanseriyle tanışan 29 yaşındaki Jennifer Hodson’ın hikayesi, erken tanının ne kadar önemli olduğunu size bir kez daha hatırlatacak.

20’li yaşlarda meme kanserine yakalanma oranı 1732’de bir olarak görülürken, 30’lu yaşlarında her 227 kadından birine kanser teşhisi konuluyor. Tabii bunlar yalnızca istatistik. Hayat karşımıza kötü sürprizler çıkarabiliyor ama küçük önlemlerle sonucu değiştirmek elimizde. Tıpkı Jennifer Hodson’ın hikayesinde olduğu gibi... Ailesinde meme kanseri geçmişi olmamasına rağmen kendi kendine muayene konusunda bilinçli olan Jennifer, bu sayede hastalığını tedavi edilebilir bir evredeyken fark etti. O günden bu yana yaşadıklarını Instagram hesabından paylaşan Jennifer’ın hikayesini sizler için derledik. Hem de cesur mizah anlayışıyla kendi kaleminden...

İlk Belirtiler

“Jinekoloğumdan aldığım en iyi tavsiye, vücudumdaki değişikliği benden daha iyi kimsenin fark edemeyeceği yönündeydi. Bir sabah, uzun süredir kendimi muayene etmediğimi fark ettim. Sağ ve sol memelerimi kontrol ederken birinin diğerinden farklı olduğunu gördüm. Daha sonra bunun sol göğsümdeki yumrudan kaynakladığını anladım. Durup derin bir nefes aldıktan sonra tekrar dokundum. Yumru hala oradaydı. Küçüktü, yumuşak ve esnekti. Sanki vücudumun başka bir yerinden yanlışlıkla oraya gelmiş bir kas gibi hissettiriyordu. Sağ tarafımdaysa hiçbir şey yoktu. İki göğsüm arasındaki asimetri beni dehşete düşürmüştü. Doktorumu arayıp hemen bir randevu ayarladım. Ertesi gün onu gördüğümde ultrasona girmemi istedi. Daha genç olduğumu, muhtemelen bir şey çıkmayacağını söyleyerek teselli etti. Ne yazık ki, sonuçlar beklediği gibi çıkmadı!

Her Şey Hızlı Gelişti

Kisti keşfettikten sonra, henüz ultrason sonuçları çıkmadan İzlanda’ya tatile gittim. Çok da iyi yapmışım çünkü dikkatimi dağıtmama çok yardımcı oldu. Vaktimin çoğunu leziz yemekler yiyip manzara fotoğrafları çekerek geçirdim. Arkadaşlarıma merak etmemelerini, bunun muhtemelen sadece bir kist olacağını söylüyordum. Hastaneye döndükten sonra ultrason sonuçlarımı aldım ve ardından biyopsi yapıldı. Kist teorimin yanlış olduğunu o an anladım. Bunun bir meme kanseri olduğu artık açıktı. Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde, her şey hızlanmaya başlıyor. Anlamadığım birçok test yapılıyordu. Sürekli bir diğerine çağrılıyordum.

Önce cerrahımla sonra, onkologumla tanıştım. Tedavi planım hazırdı ve vücudumun kaldırıp kaldıramayacağımı görmek için sabırsızlanıyordum. Moralimi yüksek tutmam gerekiyordu. Onkologumun kanserim hakkında söylediklerini hatırlıyorum. Benim yaşımdaki birçok kadının üçüncü ya da dördüncü seviye meme kanseriyle geldiği söylemişti. Tümörüm 2.7 cm’di yani bu da ikinci seviyede olduğum anlamına geliyordu. Ancak kanser olduğumu öğrenmek, zihnimde durmak bilmeyen düşünceler ordusu yarattı. Belirsizlik, korku ve endişe benimleydi. Ameliyatımdan önce kemoterapi tedavisi almam gerekiyordu.

Kemoterapi Süreci

Kemoterapi oldukça sıkıntılı bir süreç. Bağışıklığınızı zayıflatıyor ve zorlayıcı yan etkiler yaratıyor. Ayrıca tedavi sonrası çocuk sahibi olamama ihtimalim de vardı. Çocuk sahibi olmayı istiyor muyum diye düşünmemiştim ama ne olursa olsun bu kararı hastalığım değil, ben vermeliydim. Kemoterapi sırasında regl olmayacağımı ama genç olduğum için belki ileride yumurtalıklarımın tekrar çalışabileceğini söylediler. Vücudumun bu zehri atması yıllar sürebilirmiş. Bu durumda yumurtalarımı dondurmamı önerdiler, ben de kabul ettim. Ardından ameliyat şekli belli oldu. Radyasyon tedavisi olacağım da kesinleşti. Ailemde meme kanseri yoktu, bu yüzden ameliyat planı için genetik testlerden de geçtim. Kanser tedavisindeki her adım, yapbozda bir parçayı daha tamamlamak gibiydi. Görüntü netleşse de planım değişip duruyordu.

Ben Bir Savaşçıyım

Şimdi 2017’deyiz. Kemoterapimin ilk iki seansını tamamladım ve heyecanla hepsinin biteceği günü bekliyorum. Benimki gibi güzel kızıl saçlarınız varsa, dökülmesi çok zorlayıcı bir deneyim oluyor. Kendimi hazırlamak için Mad Max’teki Furiosa karakterinden ilham alıp saçımı kendim kısalttım. Daha zorlayıcısı ise vücudumun bana itaat etmemesi ve tamamen farklı görünmesiydi. Ancak ne olursa olsun, ben bir savaşçıyım ve bu dönüşümüm sol mememdeki şeytanla savaşmam için gerekli!

Ailemin ve arkadaşlarımın desteği tüm bu süreçte bana çok yardımcı oldu. Meditasyon yapmaya başladım ve deneyimlerimi başkalarıyla paylaştım. Yolculuğumun beni nereye götüreceğini bilmiyorum, biliyormuş gibi davranmayacağım. Ancak avantajlı durumdaysam bu yine benim sayemde. Sonuçta kollarımı kaldırıp kendimi muayene eden bendim.

Kanser bir günde, bir haftada oluşmuyor. Daha sık kontrol etsem, daha erken farkına varabilirdim ama bir şekilde onu yakaladım ve önemli olan bu. Benim yaşlarımdaysanız, yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi korumak. Bunu da kendi kendinizi düzenli muayene ederek yapabilirsiniz. Gerekirse takvimde işaretleyin, bir uygulama indirin ya da alarm kurun.

- Bu sadece bir kist.

- Hayır, değil!

- Kanser olmak için çok gençsin.

- Hayır değilim. Sen de değilsin!”

Jennifer’ın tedavisi hala devam ediyor. Hikayenin nasıl devam edeceğini, onun bu içten anlatımıyla Instagram hesabından takip edebilirsiniz: https://www.instagram.com/jenhods/ Öte yandan kansere karşı tıpkı Jennifer gibi kendi kendine muayene ile önlem alırken, Kansere İnat Yaşasın Hayat Sigortası ile de maddi güvence yaratabilirsiniz. QNB Sigorta Ayrıcalıklar Kulübü’ne de ücretsiz üye olacağınız bu sigortayla spor merkezleri, sigara bırakma merkezleri, beslenme danışmanlığı gibi sağlıklı yaşamı destekleyen birçok aktivitede de %40’a varan indirimlerden faydalanabilirsiniz.

YORUM YAP

CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.
4 + 2 =
Bu basit matematik problemini çözün ve sonucu girin. Ör: 1+3 için 4 giriniz.