Tarihimizin en önemli günlerinden biri olan ve milli mücadelenin fitilinin ateşlendiği gün olarak da kabul edilen 19 Mayıs, aynı zamanda bir ulusun tarihinin değiştiği ve de tersine döndüğü bir gün oldu. Topraklarının yarısından fazlası işgal altında olan, üstelik sadece bir devlet değil, dönemin en güçlü ülkelerinin esareti altında bulunan ülkemizi ayağa kaldırmak ve kurtarmak için Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Samsun’da yakılan ateş kısa zamanda büyük bir yangına dönüşecekti. 19 Mayıs 1919’un önemi ve o günkü atmosfer ve Samsun’a varan Bandırma Vapuru’nun tarihimizde değiştirdiklerini kısaca bir hatırlamaya ne dersiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’ne giden zorlu yol…
Osmanlı İmparatorluğu, 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan I. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın içerisinde bulunduğu İttifak Devletleri içerisinde savaşa katılmıştı. Savaşın sürdüğü 4 yıl boyunca farklı cephelerde savaşan Osmanlı askerleri, bu savaşların kimini kazanıp kimini kaybetse de 11 Kasım 1918’de biten savaşın kaybedenler tarafında yerini almıştı. Savaş sonunda galip devletler, yapılan bir dizi anlaşma ile zaten o güne kadar küçülerek ve parçalanarak gelen Osmanlı İmparatorluğu’nu bölüşmeye başladılar. İngilizler, Fransızlar, Ermeniler, Yunanlılar, İtalyanlar farklı bölgeleri işgal ettiler, ordular dağıtıldı ve ülke tamamen savunmasız halde kaderine terk edildi. 19 Mayıs 1919 günü ilk adımı atılacak milli mücadele dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına gidecek yol, işte böyle bir coğrafya üzerinde filizleniyordu.
Kurtuluş döneminin ilk olayı
Dünya Savaşı’nın arkasından birçok farklı sesin yükseldiği, kurtuluş çarelerinin arandığı ve hemen herkesin farklı arayışların peşinde olduğu bir dönemde İstanbul’da bulunan Mustafa Kemal Atatürk, artık eski sistemle vatanın kurtarılamayacağını fark eden isimler arasındaydı. Teşkilatlanmaya, birlikte hareket etmeye ve güçleri birleştirmeye inanan Mustafa Kemal, bunun da İstanbul’da, imparatorluk gölgesinde ve İngiliz işgali altındaki bir şehirde yapılamayacağının farkındaydı. Bunun için Anadolu’ya gitmenin ve orada tekrar ayağa kalkmanın yollarını arıyordu. 19 Mayıs 1919 günü bir heyetle birlikte Ordu Müfettişi olarak Samsun’a gitmesini büyük bir fırsat olarak değerlendirdi. Bunu da daha sonra kaleme alacağı ve milli mücadeleyi baştan aşağı anlatacağı Nutuk kitabını 19 Mayıs günü başlatması ile bizlere gösterecekti. 19 Mayıs’ın değeri, her ne kadar öncesi de olsa kurtuluşa giden yolun ilk durağı olmasıdır.
Eskinin yerine yeni ve genç bir ülke
19 Mayıs’ın tarihimiz için taşıdığı en önemli değerlerden biri yıkılmaya yüz tutmuş, köhneleşmiş ve artık işlevsiz hale gelmiş bir imparatorluğun külleri arasından yeni, genç, dinamik ve çağa uygun bir ülkenin kurulması için yapılan yolculuğun da ilk durağı olmasıdır. Ülkenin içerisinde bulunduğu işgal durumu ve üzerine oynanan planların hepsinin bozularak bir yeniden toparlanma, kuvvetlenme, büyümeye başlama ve sesinin çıkarma döneminin başlangıcıdır. 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a varan vapurla birlikte başlayan günler, devamında Cumhuriyet’in ilanına kadar gidecek bir süreci başlattı.
Atatürk’ü liderliğe götürdü
Milli mücadele dönemi ve bunu takip eden süreç boyunca birçok isim, ülkenin kurtuluşu ve yepyeni bir ülke kurulması için canlarını ortaya koyarak birçok zorlu görevi üstleniyorlardı. Hem İstanbul’da hem de Anadolu’da yavaş yavaş filizlenmeye başlayan muhalif hareketler, kendi alanlarında birtakım işler yapıyor ancak bunlar ülkeyi işgal eden kuvvetlerin büyüklüğü karşısında çok da bir yere varamıyorlardı. Bunu gören ve kurtuluşun ancak gücü tek bir yerde toplamakta olduğunu fark eden Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs’da Bandırma Vapuru ile Samsun’a attığı ilk adımla birlikte bu kurtuluş mücadelesinin de liderliğine soyunmuş oldu. 19 Mayıs sadece biz Türklere yeni ve eşsiz bir lider vermekle kalmadı, aynı zamanda dünya tarihini de etkileyecek ve değiştirecek bir ismi ortaya çıkardı.
Gençlik ateşini temsil ediyor
19 Mayıs, tarihimiz için taşıdığı büyük önemin yanında bir ulusun içerisindeki gençlik ateşini de temsil eden bir gün. Savaş sonrasında kurulan genç Cumhuriyet’in hem bu günün önemini anlatmak hem de manevi olarak ruhumuzun her daim genç kalacağını ifade etmek için aldığı kararla 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak da kutlanıyor. Bugün, belki de dünyada eşine rastlanmayan bir şekilde milli mücadele ile yapılan ve elinde hiçbir şey olmadan işgalden kurtularak yeniden ayağa kalkan bir milletin genç ve güçlü ruhunu anlatıyor. Son sözü yine, her zaman olduğun gibi Mustafa Kemal Atartürk’e bırakalım; “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum.”
YORUM YAP