Gün geçmiyor ki haberlerde ya da sosyal medyada “Durun! Sakın onu yemeyin! Onu yerseniz kel olursunuz!” ya da “Yok aslında o besin sağlıksız değilmiş.” ya da “Çabuk o elindeki besini bırak; yoksa sağlıksızlıktan tir tir titrersin.” tadında içeriklerin paylaşıldığını görüyoruz.
Hayatta bazı şeyler vardır, nettir, kafa karışıklığına mahal vermez. Uzmanlar sağlıklı olarak bildiğimiz bazı besinleri eşeleyip yan etkilerini ya da ufak tefek kusurlarını bulsunlar, biz kesinlikle sağlıksız olanları ve canımıza kast edenleri sıralayacağız.

Yalancı Meyve Suları

Bizi kandırmaya ne hakkınız var? Evde sıkılmışlardan bahsetmiyoruz elbette. Dışarıdan satın aldığımız ambalaj içindeki meyve sularından bahsediyoruz. Uzun ömürlü olabilmeleri ve ambalajlanabilmeleri için yalancı aromalarla, katkı maddeleri ile ve aşırı şekerle dolular. Meyveleri evinizde sıkın için, meyve sıkacakları teknolojisi gelişeli çok oldu.

Kızartmalar

Aman o nasıl yağ, o ne sağlıksızlık! Sen git, dünyanın en sağlıklı sebzelerini ya da fosfor ve omega 3 deposu balıklarını kızart, olacak iş değil. Sonra ben neden obezim, vay efendim neden tansiyonum yükseldi?

Soya Sosu

Soyanın kendisi sağlıklı ama sosu değil. Soya iyi de çevresi kötü. Çünkü içinde yüksek oranda tuz ve tatlandırıcı bulunuyor. Katkılı her şey kötü, doğal olan her şey iyi. Yani bu durum besinler için de geçerli, sadece Photoshop’lu mankenler için değil.

Taklitçi Ketçap

Bakın bu bilgi çok önemli: Bol miktarda şeker ve tuz içeren besinler, sağlıksız beslenmenin ağa babaları. Ketçap da bu mafyanın başı. Domatesi rendeleyin ketçap yerine. Domatese hak ettiği ilgiyi gösterin.

Zalim Mısır ve Patates Cipsleri

Tamam, kabul lezzetliler ama güzel bir yanı olmalı ki bizi kandırabilsin bu hayattaki tüm kötüler. Yağ ve tuz fışkıran cipsler sadece kalp ve tansiyon riski taşımıyor, kansorejen maddelere de yataklık yapıyor. 

Hain Çete: Salam, Sosis, Sucuk

Biraz ağır konuşacağız, acı gerçeklerle sizi yüzleştireceğiz, hazır olun. Hayvanların atık diye beğenmeyip dışarı attıklarıyla hazırlanıyor bunlar. Ya da ibiklerle, tuhaf tuhaf deri parçalarıyla, eklem yerleriyle, kıkırdaklarla… Hoş mu yani?