Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen binlerce katılımcısıyla kendi şehrini kuran Burning Man, 29 Ağustos’ta başladı ve eylül ayının ilk pazartesi gününe kadar devam edecek.
Başka Türlü Bir Yaşam Mümkün
Nevada’daki Black Rock Çölü’nde gerçekleşen ve her yıl finalinde ahşap bir kuklanın yakıldığı Burning Man, sadece sanat ve müzik değil aynı zamanda bir yaşam tarzı festivali. Organizasyonun amacı katılımcıların da yaratıcılığını ortaya koyduğu ve özgürlüğün sınırlarını zorlayan sürdürülebilir bir yaşamın varlığını ispatlamak. Bunu yaparken de müzikle kulağa, sanatla göze, doğa koşullarıyla bedene kısacası tüm duyulara hitap ediyor. Ve en önemli kural, her şeyin çöle zarar vermeden kurulup daha sonra kendini imha etmesi...
80 Kişiden 70 Bin Kişiye…
Burning Man, ilk kez 1986’da Larry Harvey ve Jerry James’in küçük bir arkadaş grubuyla tek gecelik bir eğlence olarak kurgulandığında 80 kişiyi ağırlıyordu. Son yıllarda bu sayı, 70 bin kişiye ulaştı. 2012’de kar amacı gütmeyen bir kurum olarak yoluna devam edeceğini duyuran organizasyon şirketi, bu yıl Nevada Çölü’nde 15 bin metrekarelik alanı satın aldığını duyurdu. Bu da önümüzdeki yıllarda 70 binle sınırlı kalmayacağının sinyalleri olsa gerek.
Paranın Hükmü Festivalle Son Buluyor
Burning Man festivaline katılım elbette ücretli. Hatta bu yıl mart ayında satışa çıkan biletlerin 30 bini birkaç saat içinde satılmıştı. Ancak festival başladıktan sonra para tamamen anlamsız bir nesneye dönüşüyor. Katılımcılar bir hafta süresince yetecek gıda başta olmak üzere tüm ihtiyaçlarını hazır etmek zorunda. İçeride satın alma yok ama paylaşım (değiş-tokuş) var, tıpkı paranın olmadığı zamanlardaki gibi.
Ya Tabanvay Ya Bisiklet
Bir hafta süresince şehrin hangi bölümünde hangi etkinliğin olacağı belli. Çoğu sanat eserinin yer aldığı, partilerin düzenlendiği, festivalin sembolü Burning Man heykelinin yakıldığı alanın adıysa Playa. Aslında bu gelenek ilk yıl festivali düzenleyen kişiler tarafından başlatılmış ve hala da devam ediyor. Bu heykelin yakılması, dayatılan toplun kurallarına bir tür başkaldırıyı temsil ediyor. Oldukça büyük bir alana kurulan şehirde ulaşım bisikletle sağlanıyor çünkü bir yerden bir yere gitmek yarım saati bile buluyor. Festivalin altın kuralıysa “Arkanda çöp bırakma!” Anlayacağınız burada çöpünden de ulaşımından da katılımcı sorumlu.
Çılgın Kostümler Olmazsa Olmaz
Festivalin en ilgi çekici yanlarından biri de giyilen birbirinden cesur ve ilginç kostümler. Bu nedenle katılımcılar gitmeden önce kendilerini yansıtan ve asla absürt karşılanmayacağını bildikleri kostümler için özel bir alışverişe çıkıyor. Tabii kum fırtınasına karşı korunmayı sağlayacak aksesuarlar da unutulmuyor.
Bu Yılki Tema Bir Dahi
Festivalde sadece katılımcıları değil fotoğraflarla gidemeyenleri de büyüleyen sanat eserleri, gösteriler, seminerler, kostümlerin yanı sıra her yıl bir de ana tema belirleniyor. Festivalin bu yılki temasıysa Da Vinci.
Gidemeyenler Instagram’a!
Dünyanın en çılgın festivallerinden Burning Man’e gidemeyenler, Instagram başta olmak üzere sosyal medya hesapları üzerinden gitmiş kadar olabilir. Bu yıl Paris Hilton, Candice Swanepoel, Cara Delevingne gibi dünyaca ünlü isimlerin yanı sıra Türkiye’den de Şeyma Subaşı, Kerem Özşeker, Oğulcan Engin, Çizen Bayan adıyla bilinen blogger Elif Tanrıverdi gibi isimler Black Rock’tan paylaşımlar yapıyor. Ayrıca #burningman, #burningman2016 #nevada gibi hashtag’lerle çok sayıda fotoğraf ve videoya erişebilirsiniz.
YORUM YAP