Türk Korku Sinemasına Damga Vuran Filmler

Buradasınız

Yaşa 04 Ağustos 2017

Geçmişten beri gülmeyi ve güldürmeyi bizlere aşılayan Türk sineması, ekranlara gerilimi ve korkuyu da aslında yıllar öncesinden işlemeye başlamıştı. Filmler pek aklımızda kalmayabilir ancak çoğunluğu yurt dışındaki temaları işlese de bazıları kültürümüze özgü korku öğeleriyle zihinlerimizi bulandırdılar. Ekran başında nefeslerimizi tutup izlediğimiz bir o kadar da etkisinde kaldığımız korku filmlerinin Türk sinemasındaki yeri gittikçe güçleniyor. Geçmişten gelen uyarlama filmlerin yanı sıra, ruhani dünyanın gizemiyle de bizleri baş başa bırakanları var… Peki sizce bu gücü yakalayana kadar hangi korkutucu karakterleriyle bizleri kendi içine çekti dersiniz? İşte nefesini ensemizde hissettiren karakterleriyle korku sinemamıza damga vuran filmler.

Çığlık

Çığlık filmi denilince elinde bıçağıyla maskeli bir hayalet aklınıza gelse de Türk sinemasında “Çığlık” kendine 1940’lı yılların sonunda yer buldu. Yıllar öncesinde esrarengiz ve boş bir konakta, miras meselesi yüzünden dayısı tarafından delirtilmiş bir kızın çığlıklarıyla inleyen bir film izledik hepimiz. Aydın Arakon’un gözünden sinema tarihimizdeki ilk korku filmlerinden biri olan Çığlık, afişiyle de seyircisini büyülü dünyasına çekmeyi başarmıştı. 

çığlık

Drakula İstanbul’da

Mehmet Muhtar’ın yönetmenliğindeki Türk Drakula, vampirlerin dünyasına perde aralayan bir başyapıttı. Bir vampirin dudakları arasında köpek dişlerinin görünmesinden, Drakula’nın adeta bir kertenkele gibi şatonun duvarlarında gezinebilmesine kadar film karelerinden birçok ilk yaşanmıştı. Dracula filmleri dünyasındaki bu ilkleri yaşatan Atıf Kaptan, bu özelliğiyle Hollywood yapımlarına dahi öncülük etti denebilir. Yıllar öncesinden kalma korkutucu dişleriyle vampirimiz kendisinden hala söz ettiriyor.

drakula istanbul'da

Kilink İstanbul’da

Bir akşam vapurla eve dönerken yönetmenimiz Yılmaz Atadeniz’in gözüne ilişen Killing fotoromanı hayatımıza fantastik ve bir o kadar korku dolu anti-kahraman Killing karakterini kattı. “Killing İstanbul’da” filminde iskelet kostümüne bürünmüş görüntüsüyle bilinçaltımıza işleyen karakterimiz Türk polisleriyle mücadelesine ilk olarak 1967 başlamıştı. Seri halinde çekilen filmler o dönemde seyircisini büyüleyip hatırı sayılır bir fan kitlesi yaratmıştı. 

Şeytan

ABD yapımı Şeytan’ı bilmeyen yoktur. Türk versiyonunda ise Cihan Ünal beyaz perdeye geçmişti. Filmde Gül’ün yaşadığı psikolojik sorunların temelinde yatan etmenin çok farklı güçler olduğunu, filmi izlerken gerilim ve korku dolu dakikalar içerisinde görmüştük. İsminin bile oldukça ürpertici ve korkutucu olduğu film, “Şeytan”ın oyunları ile Gül ve çevresindekilerinin uğradığı psikolojik ve çevresel zararları gözler önüne seriyordu. Konu bilindik ama sahneler bir o kadar şahane…

Süt Kardeşler (Gulyabani)

Sırada bir Kemal Sunal-Şener Şen klasiği olan Süt Kardeşler var. “Ama bu bir komedi filmi” dediğinizi duyar gibiyiz. Film komedi temasıyla işlenmişti ancak, konağın penceresinden görünen Gulyabani halen rüyalarımızda girmeye devam ediyor. Ertem Eğilmez’in başyapıtlarından biri olan film, korku öğeleriyle de dikkat çekti. “Seni hiç sevmedim süt oğlan, babanı da hiç sevmezdim zaten” repliğine de değinmeden geçmeyelim. Devasa yapısı, çirkin suretiyle bakmaktan dahi çekindiren, ismini duyunca dahi ürperten gulyabani Yeşilçam Sineması’nın mihenk taşlarından olup, ekran başında zaman zaman bizi korkutmayı başarmıştı.

Dabbe

Şimdi biraz günümüze yaklaşım. Korku filmi yapımında oldukça başarılı yönetmenimiz Hasan Karacadağ, “Dabbe” serisi filmleriyle karşımızda… Her ne kadar cadı, vampir ya da hayalete karşı tepkilerimiz belli bir sınırı aşmasa da cinler âlemi bu topraklar için farklıdır. Yıllardır süregelen her filmiyle farklı bir ruhani gücün ekranlarda bizimle buluşması, spekülatif birçok haberin çıkmasına da vesile olmuştur. İlk olarak 2006 yılında seyircisiyle buluşan Dabbe, filmi çekenlerin de izleyenlerin de bilinçaltında oldukça etkileyici ve sarsıcı bir etki bırakıyor. 

Musallat

“Musallat” filmi de hatırı sayılır korku öğeleriyle bizi bizden alıyor. Farklı alemlerden gelen varlıklar, güzel ve bir o kadar mutlu bir çiftin hayatına bodoslama giriyorlar. İzlerken bir insanın ve cinin ilişkisi üzerinden seyircisini etkisi altına alan film; konu, işleyiş ve kurgusuyla da tam puan alıyor. Bu başarısıyla Alper Mestçi kendisinden uzun süre bahsettiriyor.

Siccin

Alper Mestçi’nin son filmi Siccin afişiyle bile birkaç dakika duraksamamızı sağlıyor. Daha filmi izlemeden, film hakkında güçlü yorumlar yapmanızı sağlayan fragmanı ile Siccin, Türk korku sinemasında oldukça başarılı bir son dönem bir yapımı. Uykuları kaçırtan derecede efekt kullanımı ve konu işleyişi ile farklı alemlerin dünyasından kesitler sunuyor. Büyü ile büyülenmek bu olsa gerek dedirten film, ruhlar alemiyle ilgili bilgiler de veriyor. 

Belki de Apayrı Bir Gerçek: Karadedeler Olayı

Dinlerken zaman zaman büyüsüne kapıldığımız efsanelerden biri, Karadedeler Olayı… Bu filmde 1989 yılının ilk aylarında ilginç haberleriyle uzun zaman kendinden bahsettiren köyün ve orada yaşayanlarının başına gelen ilginç olayların kurgusal halleri izleyicisiyle buluşmuştur. Köyün bir şekilde cinler tarafından basıldığını görüntülemek ve haber yapmak amacıyla köyü ziyaret eden gazetecinin kamera kayıtlarıyla film, “Acaba mı? sorularıyla izleyicisinde oldukça korkutucu bir etki bırakmıştır. Belgesel niteliğinde de olduğu düşünülen Karadedeler Olayı, 2011 yılında Erdoğan Bağbakan yönetmenliğinde vizyonda yer almıştır. 

 

YORUM YAP

CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.
6 + 10 =
Bu basit matematik problemini çözün ve sonucu girin. Ör: 1+3 için 4 giriniz.