Güzellik, yüzyıllardır kadınlara atfedilen bir kavram. Bu kavramın kadınlarla ilişkilendirilmesinin sosyolojik, kültürel ve ekonomik birçok sebebi bulunuyor. Örneğin “Kadın vücudu erkeğinkine göre daha estetik, o yüzden kadın ve güzellik birlikte anılıyor.” ya da “Erkeğin ve kadının fizyolojisi farklı, kadın güzel olmalı.” açıklamaları hepimizin tanıdık olduğu ifadeler.
En büyük tartışma da şu:Kadınlar doğaları gereği mi güzelliğe ve süse püse meraklılar,yoksa bu; sadece yüzyıllardan beri süre gelen toplumsal dayatmaların bir sonucu mu? Sebepler birçok konuda olduğu gibi bu konuda da sadece bir tane değil. İşin biyolojik ve toplumsal boyutları elbette var. Bizim meselemiz, bir dayatma olarak sunulan güzellik algısının kişiler ve toplum üzerindeki etkileri.
Hadi, Çabuk Güzel Olmaya Çalış ki Biz de Para Kazanabilelim
Moda, kozmetik, hatta sağlık dahil birçok sektörün dayattığı güzellik algısı nedeniyle tek tip bir “güzel kadın” imajı yaratılmaya çalışıldı ve bu konuda başarılı olundu. Fakat alternatifin bir süre sonra sistem tarafından ana akım hâline getirilmesiyle, her şeyde olduğu gibi bu güzellik anlayışında da “Siz olduğunuz gibi güzelsiniz.” algısına dönüş yaşanıyor.
Mankenlerin Photoshop’lu ve Photoshop’suzhâlleri, makyajın bir insanı nasıl değiştirdiği, moda sektöründe büyük bedene dair artan iletişim çalışmaları, insanların medya tarafından empoze edilen güzellik tanımları nedeniyle kendilerini olduklarından daha çirkin, daha şişman ya da daha estetikten yoksun gördüklerinin ve aslında durumun böyle olmadığı yönünde yapılan reklam çalışmaları, konunun anlam ve öneminin ne denli büyük olduğunun kanıtları. Bu çalışmalar da aslında “Yeteeeer! İlla hepimiz kalkık burunlu, koca göğüslü ve zayıf olmak zorunda mıyız?” diye isyan eden kadınları kaybetmemek için sistemin “Tabii ki hayır. Seni olduğun gibi kabul ediyoruz biz, olur mu öyle şey canım?” demesi ve bu sefer de bu durumdan para kazanma ve çarkı döndürme çabası. Yani evet, dayatılan güzellik algısını kırmaya yönelik yapılan çalışmalar elbette harika şeyler ama bu algıyı yaratan yine aynı dengeler değil miydi? Bugün “Kıvrımların çok güzel.” yazanbalıketli bir kadının fotoğrafının yer aldığı bir billboard’da dün, sıfır beden mankenin fotoğrafı yer almıyor muydu?
“Güzel” İnsanlardık, Bizi Üzdüler
Birbiri ardına açılan kozmetik mağaza zincirlerinde satılan, kullandığımız durumda daha güzel olacağımızı vadeden binlerce ürünün karşısında strese girip daha çok sivilce çıkmaz mı yüzümüzde? Ya da beğendiğimiz elbise kendi üzerimizde mağaza vitrinindeki mankenin üzerindeki gibi durmadığı için kabinde yaşadığımız moral bozukluğunun hesabını kim verecek? Dünyaya bir kere geliyoruz, birilerinin cebi dolsun diye özgüvenimizi düşürmemize ve kadınlığımızı sorgulamamıza hiç gerek yok. Farklılıklara tahammülün olmadığı bir dünyada her konuda tek tipleşmeye karşı çıkarak farkımızı ortaya koyabiliriz.
Ünlü düşünür Tarkan’ın sözleriyle “güzel” bir şekilde veda edelim o zaman: “Başkası olma kendin ol. Böyle çok daha güzelsin.”
YORUM YAP